Türkiye İşçi Partisi (TİP), Hatay Büyükşehir Belediye Başkan adayı Gökhan Zan’ın adaylığı ‘çeşitli iddialar’ sebebiyle geri çekmiş ve Emek ve Özgürlük İttifakı adaylarını destekleyeceğini açıklamıştı.
Hatay’da Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenlerinden Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Perihan Pakize Sinemlioğlu’nu, Emek Partisi (EMEP) ise Halil İmrek’i aday olarak göstermişti.
Emek Partisi Hatay Büyükşehir Belediye Başkan adayı Halil İmrek, yazılı bir açıklama yaptı.
Yaptığı açıklama şu şekilde:
“Hatay halkı seçeneksiz değil. Düzen partilerine, yalana, talana, ranta ve gericiliğe mahkûm değiliz. Umudumuz var, sözümüz var! Sözümüz emek, demokrasi, bağımsızlık, laik ve birlikte yönetmek. En büyük projemiz “Örgütlenme, birleşme ve birlikte mücadeledir”
Deprem sonrası çıkarılan Cumhurbaşkanı kararnamesiyle yıkılan kentlerin yenden inşası, ihaleleri ve imar izinleri doğrudan şehircilik ve İklim bakanlığı ile yereldeki müdürlüklere bağlandı. Kalıcı konutların ihalesi yeri, inşası ve zemin etüdü, mimarisi ve kalıcı konutlara ait her konunun yetkilisi devlet oldu. Ancak afetlere dayanıklı bir Hatay yaratmak için değil yeni rantlar elde etmek için, yandaş şirketleri ihya etmek için bunu yaptı. Belediyelerdeki imar izinlerinden, ruhsatlardan her türlü ihaleye kadar en tepede beşli çete diye bilinen yandaş müteahhitlere uzanan bir rant paylaşım sistemi kurulmuş durumda. 22 yıllık iktidarında AKP’nin 9 defa imar affı çıkarmasının, ihale kanununu 198 defa değiştirmesinin arkasında işte yerelle merkezin bu iş birliği var. Depremden bu yana bir yıllık icraat halka karşı yükümlülüğünün yerine getirilmediğinin kanıtıdır. Risk altında yaşayan halkın yaşam alanlarının dirençli hale getirilmesi için hiçbir çaba girişim yok. Partiler, adaylar patron, müteahhit ve emlakçı; rant ve kârı paylaşma derdindeler!
Erdoğan’ın Hatay’da yaptığı mitingde söylediği “merkezî yönetimle yerel yönetim dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez” sözleri işte bu rant paylaşım sistemini anlatıyor.
“HATAY HALKI HAYATTA KALMAYA ÇALIŞIYOR”
Bugün Hatay halkı hayatta kalmaya çalışıyor. 205 konteyner kent kuruldu. 79 bin 339 konteynerde 219 bin kişi yerleştirildi. Çoğunun yerleri yanlış belirlendiği için su içinde yüzüyorlar. 300 bin konut ihtiyacı var. Barınma konut hakkı en önemli sorun. Elektrik, su problemi yaşanmaya devam ediyor.
Hatay havaalanı halen kullanılamıyor. Hatay’dan uçakla gidiş var ama geliş yok. Yeni yapılan Defne devlet hastanesini bir yılda 3 defa su bastı, doğru dürüst doktor bulunmuyor. Hatay’ın kırsal kesimlerinin en önemli sorunlarından biri yol diğeri su sorunu. Hatay çukura, çamura, bozuk yol ve altyapıya, susuzluğa ve hizmetsiziliği mahkûm edilmiştir. Hatay’da hâlâ enkaz kaldırma ve ağır hasarlı binaların yıkımları devam ediyor. Molozlar çevre kirliliği yaratıyor ve ileriki dönemlerde ciddi olası hastalıklara sebep olacak.
Hatay’daki deprem yıkımının esas sorumlusu AKP iktidarıdır. Depremden önce hiçbir önlem alamayan, imar afları ile bu felaketi hazırlayan siyasi iktidarın sorumluğu ortadadır. Sorumluluğu olan ikinci kişinin ise müteahhitlere kefil olan CHP Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’tı. Hatay halkı kendilerine ihanet eden bu sermeye düzeni sürdürücüsü siyasete gereken cevabı vermelidir. Hatay halkı iki kötünün arasında bir tercih yapmak zorunda değil.
“EN BÜYÜK SORUN YOKSULLUK”
İnsanların en büyük sorunu yoksulluk. Seçimden sonra daha fazla hissedilecek. Bugüne kadar yakalanamamış olsa da birliktelik ihtiyacı ortadan kalkmış değil. Biz bugün de birlik çağrısını yapıyoruz. Çünkü seçimlere parçalı gidilmiş olsa da ortak bir mücadele hattı örgütlenmeden bu sorunları çözmek mümkün değil.
Nereye ne yapılacak, bütçe nasıl planlanacak, hangi hizmet hangi sıralama ile yapılacak birlikte karar verelim. Halk meclisleri ile belediyeleri yönetelim. Belediyeyi tek bir başkan değil halk yönetsin. Halkçı belediyecilik, toplum yararını esas alır ve bu, ancak halkın örgütlü gücüyle, yönetime katılması ile mümkün olabilir.
Hırsızlık yapılmasın, yolsuzluk yapılmasın diye, hizmetlerde haksızlık yapılmasın diye, halkçı bir belediyecilik için mücadeleyi örgütlüyoruz. Bizim ihtiyacımız kol kola girmek, birbirimizin elini tutmak, bizi sömüren patron sistemine, kentlerimizi yağmalayan müteahhit, şirket düzeninin karşısına dikilelim. Bir belediyenin yapacaklarının sınırı var fakat halkın örgütlü gücünün sınırı yok
İşçi ve emekçileri, üretici köylüleri, gençleri, kadınları; seçimden seçime değil, Halk Meclisleriyle her gün belediye yönetiminin içinde olmaya çağırıyoruz. Doğamıza, toprağımıza, su kaynaklarımıza, tarım alanlarımıza, zeytinliklerimize, ormanlarımıza sahip çıkmak sadece oy kullanmaya indirgenemez. Bizim için belediye başkanlığı belediye meclis üyeliği; halkın, emekçilerin, köylülerin, işçilerin, gençlerin, kadınların çıkarını koruyacak bir mevziiyse anlamlıdır.
“BİRLİKTE YÖNETMEYE TALİBİZ”
Deprem anlarında gösterdiğimiz dayanışmayı yerel seçimlerde daha iyi bir gelecek için politik bir birlikteliğe büründüremedik. Ancak geç kalınmış değil. Bu şehirleri yaşanabilir bir hale getirenler işçiler kenti yönetmeyi ve birleşmeyi de bilirler. Biz her şeyi çözeceğiz diyerek gelmiyoruz işçilerin derdini bilenler olarak çözümü onlarla bulacağız. Şehrin tüm güzelliklerini biz yaratıyorsak, çoğunluğu bizsek yönetimlerde de söz hakkımız olması gerekir. Biz birlikte örgütlenip, birlikte mücadele edip ve birlikte yönetmeye talibiz.
“BİRLEŞMEK İÇİN ZAMAN GEÇMİŞ DEĞİL”
Hatay’da bütün işçilerin, emekçilerin, bütün sol, sosyalist partilerin desteğini ve oyunu istiyoruz. Yerel seçim geçecek ve sonrasında sermayenin saldırıları artarak esecek. Emek Partisi bu sermaye saldırısına karşı işçi sınıfını ve emekçi halkı hazırlık yapmaya çağırıyor. Sendikalı olmaya işçi ve emekçi halkımızı örgütlenmelerini büyütmeye çağırıyor. Projemiz; örgütlenme, birleşme ve birlikte mücadeledir. Emek Partisi rant kavgasının kızıştığı bu dönemde iş, ekmek ve özgürlük için tek yolun örgütlü mücadeleden geçtiğini söylüyor. Birleşmek için zaman geçmiş değil.”